Diyetisyen M.Fırat DEMİR
Ramazan, sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen kötü alışkanlıkları durdurmak için bir fırsattır. Oruç, sindirim sistemini rahatlatır ve güçlendirir, aynı zamanda etkinliğini arttırır ve kandaki trigliserid seviyelerini ayarlamaya yardımcı olur. Buna rağmen, yiyeceklerin bolluğu ve kolay hazırlanmasıyla, insanlar genellikle çeşitli yemekler, tatlılar ve kızarmış yiyecekler açısından zengin cömert ziyafetlerle hızlı bir şekilde bunu kırar, bu da trigliserid ve kolesterolde bir artışa ve belki de bunun tersi olan diyabet ve kilo alımına yol açar.
Gerekli olan şey, yüksek yağlı, yüksek karbonhidratlı ve tatlılardan yoksun olmaktan ziyade, nicelik ve kalite açısından dengeli ve besleyici bir yemektir.
Ramazan ayında aşırı yeme nedeniyle gözlenen en yaygın rahatsızlıklardan biri karın ağrısıdır. Bu, iftar verildikten hemen sonra çok hızlı yenildiği zaman olur. Yemeklerde yüksek miktarda karbonhidrat insanları şişirir ve mide ağrılarının en sık nedeni budur.
İlk ipucu: Yüksek miktarlardan uzak durun
Uzun süren açlıktan sonra, mide henüz sindirim sistemini aşırı yükleyebilecek yağlı yemekleri sindirmeye hazır değildir. Karbonhidratlar ve yağlarda olduğu gibi sindirilmesi karmaşık bir işlem gerektirmeyen basit şekerler glikoz ve fruktoz içerirler. Diyet sırasında, yiyecek tüketimine hazırlanırken mideniz dinlensin.
İkinci ipucu: Ramazan boyunca sağlıklı seçimler yapın ve aşırı yemekten kaçının
Çorba ve birkaç mezeye kadar çeşitli lezzetler hazırlayabilirsiniz. Bununla birlikte, bir vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besinleri içeren basit ama eksiksiz bir yemeğin tüketilmesi yeterlidir; aksi takdirde vücut fazla kalorileri yağ olarak depolar. İftar ‘da çeşitli yemekler servis etmenin, insanların daha fazla yiyeceğe düşkün olma iştahını arttırdığını unutmayın.
Üçüncü ipucu: Sahuru atlamayın
Sahur “enerji üreten öğün” dür. Oruç tutan kişinin beslenme ihtiyaçlarını karşılar ve orucunu tamamlamasına yardımcı olur. Sindirim bozuklukları ve vücut tarafından yağ olarak depolanan fazla kalori nedeniyle kilo alımı gibi sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan yağlı yemeklerden kaçının.
Dördüncü ipucu: Üç öğün kuralına uyun
Diyet kuralı günde üç öğün yemek ve Ramazan ayında farklı olmamalı. Sahur, sabahları tüketilen kahvaltı yemeğini ifade eder, iftar akşam yemeğine eşdeğerdir ve ikisi arasında hafif bir yemek akşam yemeği olarak hizmet edecektir. Bu, karbonhidratları, proteinleri, süt ürünlerini, meyve ve sebzeleri dengeleyen üç öğün ile vücut fonksiyonlarını düzenlemeye ve diyet ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur. Bol su içmeyi unutmayın.
Beşinci ipucu: Bol sebze ve meyve tüketin
Ramazan ayında beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, birçok insanın daha az meyve ve sebze tüketmenin sağlıksız davranışına girmesine neden olur. Meyve ve sebzeler önemlidir ve öncelik listelerinde üst sıralarda yer almaktadır. Vitaminler, mineraller ve lif bakımından zengindir, vücuda gerekli besinleri sağlar, doygunluk hissine katkıda bulunur ve bağırsak düzenlemesine yardımcı olur. Çiğ veya pişmiş olsun, önerilen porsiyonların (günde en az beş porsiyon meyve ve sebze) üç öğün üzerine yayılması tavsiye edilir.
Altıncı ipucu: Tatlı alımınızı azaltın
Genel olarak tatlılar ve özellikle Ramazan tatlıları yağ, şeker ve kalorilerde yüksektir. Kuru kekler (kremasız), sütlaç ve muhallebi ılımlı olarak tüketilebilir, ancak büyük miktarlarda şurup ve un içerdikleri için baklava ve künefe gibi tatlılarda büyük bir kısıtlama getirilmelidir.
Yedinci ipucu: Yeterli miktarda su için
İftar ve sahur arasındaki içme suyu, özellikle sıcak yaz günlerinde oruç tutulduğunda, dehidrasyon riskini azaltır. Bu nedenle, her gün İftardan sahura 2-3 litre (tercihen 8-12 bardak) sıvı, tercihen su içilir. Sıvılar arasında doğal meyve suları, süt, çorbalar ve diğerleri bulunur. Kahve, çay ve gazlı içecekler gibi kafeinli içeceklerin tüketimini azaltın.
Besinler İlacınız Olsun
Esenlikler Dilerim.
