-Erhan BAYDAR-
12 Haziran Milletvekilliği Genel Seçimlerine gidilirken, parti liderleri seçim meydanlarına sert ve ağır üslubun yer aldığı sözlerle inmiş oldu.
Bir süre önce yüzde 10 seçim barajının, seçmen iradesini yansıtmadığını, bazı siyasi partilerin bu nedenle seçimlere giremediğini tartışırken, Yüksek Seçim Kurulu’nun 12 Bağımsız Milletvekili adayını, eksik evrak gerekçesiyle veto etmesi, seçimin gidişatını bir anda tamamen değiştirmişti.
Ne olduğu anlaşılamayan ve Anlam verilemeyen bağımsız adaylara veto olayı ve sonrasındaki gelişmeleri takiben, seçim takvimi işlemeye devam etti, liderler meydanlarda boy göstermeye başladı.
Henüz meydanlara inmiş olan liderler, daha seçmeni selamlamadan, basit polemiklerle önce toplumu germe, daha sonra gerilen topluluklar üzerinden siyaset yapmaya başladılar. Son iki haftadır, siyasilerin bu bozuk üslup ile yaptıkları polemik tabanda itibar görmese de, gerginliğin fitilini ateşleyen, huzursuzluğa zemin hazırlayan en büyük etkendir.
Meydanlarda siyasetçilerin ne söylediklerinden çok üslupları tartışılıyor. Türkiye’nin ekonomisi, işsizlik, sosyal sorunlara çözüm gibi önemli konular değil, konuşmalara polemikler damgasını vuruyor. Hatta liderler arasındaki atışmalar o derece büyüyor ki, meydanlarda söylenenler yargıya taşınabiliyor.
Liderlerin seçim sürecinde ortamı geren beyanları, kazananı olmayan söylemlerdir. Bu gidiş huzuru bozan, siyasi olarak çözüm önerileri olmayan siyasetçilerin kısır çekişmeleridir.
Siyasi Parti Liderlerinin başlattığı, ama bugünden itibaren bütün illerde yoğun bir şekilde devam edecek olan seçim çalışmalarında sükûnet içinde, seviyeli, kırıcı değil yapıcı, nezaketten, zarafetten yana çözümler sunabilen politikalarla meydanlara çıkılması pozitif itibar görür.
Çünkü, “Siyaset, Sorunlara Çözüm Üretme kurumudur.” Siyasetçiler kavga değil, yaşadığımız bunca sorunların çözümüne çare olmalıdır..